MUTLULUK VE HUZUR





             
                      MUTLULUK VE HUZUR

İnsan, doğası gereği huzura, rahata ve mutluluğa koşar. Hayat denen yalancı sahtekâr, uzman ama tatlı kumarbaz, insanı eninde sonunda kendi çıkarlarını korumaya ve mutlu olmaya yöneltir. Bundandır, özünde insan bir yandan zevkine düşkün öbür taraftan da tembeldir. İşine yarayacağını anlasa üşenir yapmaz. Birçok kişi göz atar, ama işine yarayacağını anlasa bile bu makaleyi sonuna kadar okumaya üşenir. Sonra da ben de onlardan birimiyim diye düşünür.

Herkesin mutluluktan anladığı farklıdır. Nadir olanı mutluluğu yakalar, hemen hemen hiçbiri ise orada kalmayı bilmez. Herkes mutluluğa farklı şekilde koşar.

Mutluluğu çoğu insan başkasında arar. Bu diğer insan genelde sevgilidir. Bu ilke üzerinde yaşayan ve sevgilisi olmayanlar mutlu olmak için yana yakıla sevgili ararlar. Aslında seven diğerinin iki dudağının arasına girer. Kimisinde salyası olursun sevdiğinin. Senden sanki kurtulmaya çalışır. Kendini asalak hissetsen de onun asalağı olmak sana mutluluk verir. Ufacık şeylerden dahi mutlu olmaya çalışırsın. Düştüğün durumların ne kadar komik olduğuna çok sonraları farkına varırsın. Kimisinde rujusundur sevgilinin, seni daha güzel görünmek için taşır yanında. Gözlüğünden, saatinden ya da aksesuarlarından çok az farkın vardır. Çok azı dudaklara öpücük olarak konar. İki kişi nadiren aynı oranda çok sever. Aslında asktan daha büyük bir acı var mıdır bu hayatta. Sevgi o kadar büyük bir hazdır ki anlatmaya, dinlemeye ömür yetmez ama kim sevgiden mutlu olmuş ki sen de olasın. Aşkın ne zaman huzur getirdiği görülmüş ki. Öte yandan evlat sevgisi ise anlatılamayacak bir haz ve mutluluk kaynağıdır. Bu konu o kadar derindir ki kitaplar yetmez bu hayatın anlamı ya da mutluluğunu anlatmaya.

Mutluluk arayanların başka bir kaynağı ise yakın arkadaşlarıdır. Bu kişiler mutluluğun bulaşmasını istedikleri için mutlu insanları arar ve onlardan ayrılmazlar. Mutluluk bulaşıcıdır. Mutlu insanlar mutluluklarını gizleyemez kendilerinden taşırır başkalarına da aktarırlar. Bu tür insanlar mutlu etmek için değil mutlu olmak için çalar kapını. Bu arkadaşlıklar çıkarların örtüşmesi, karşılıklı ihtiyaçların giderilmesi halinde dostluğa dönüşebilir. Mutluluk kadar, mutsuzluk da bulaşıcıdır. Bazen bu insanlar karamsar ve mutsuz insanlara rastlarlar. Dışa bağımlı bu insanlar iç mutluluklarını sağlamayı bilmedikleri için hayatlarının o döneminde cehennemi yaşarlar. Aslında insanın kalıcı mutluluğu başkasında bulması mümkün değildir. Dışardan ikame kaynaklar, taşıma suyla dönen değirmenler gibidir. Mutluluk için taşıma su değil, azgın bir akarsu, çağlayan gerekir. Başkası öncelikle kendisi mutlu olmak için yanaşır sana. Başkasının sağladığı mutluluk, gördüğün rüyaların kadar kalıcı olabilir.

Mutluluğu fakir olanlar para ya da mevkide zannederler. Bunun ne kadar yanlış olduğunu ancak zenginler anlayabilir. Para yokluktan çıkış sırasında geçici bir süre mutluluk verir insana. Azla yetinmez insanoğlu. Belirli bir süre sonra mevcut düzey var olması gereken düzey kabul edilir ve daha fazlası istenir. Doyurulmamış ego gereksiz dahi olsa kendisine bir ihtiyaç yaratır. Karşılanmayan ihtiyaç o kişiye mutsuzluk olarak dönecektir. Mutluluğu para da arayanlar kendilerine dert edecek bir şeyler illaki bulurlar. Bunun yanında para ve mevki yönetilmesi gereken bir sorumluluktur. Sorumluluğun artması insanı mutlu etmez. Para ve mevki yani artı değer arı kovanı gibi sadece bir dolu gereksiz ve nankör insanı toplar etrafına. Mutlu insanlar sahip olduklarıyla yetinebilen kanaatkâr insanlardır. Yetinmeyi bilmeyen ne kadar zengin ya da mevki sahibi olursa olsun mutlu olamaz.

Bazı kişiler mutluluğu zamanda arar. Kendilerine sürekli yeni bir hedef koyarlar. Mutlu olmaları için sürekli bir şeylerin olması gerekiyordur. O hedefe genelde hiç ulaşılmaz. Ulaşıldığında ise mutlu olunmaz, çünkü yeni bir hedef çoktan konulmuştur bile.

Mutluluğu bazısı yasadığı kötü olaylardan kaçarak arar. Sonrakinin kendisini daha mutlu edeceğini zanneder. Sonraki öncekinden genelde farklı değildir. Ayni hastalıklı ve hatalı davranış biçimi her ortamda birbirine yakın sorunlar yaşar ve birbirine yakın karakterleri etrafına toplar. Bundan dolayı, ilişkiler yaşanan hikâyeler sanki çok farklıymış gibi başlar ama sonu genelde birbirine çok yakındır.

Bilmek diken gibidir insani sadece mutsuz eder. Bilmek farkındalık düzeyini artırır. Çok şey bilen çok acı çeker, çünkü gerçekler katlanılamayacak kadar çok acıdır. Gerçekleri bilen, ayıkken açık kalp ameliyatı geçirir. Doktor, hastane, hemşire değişir ama ameliyat farklı şekillerde devam eder. Mutlu olabilmek için biraz unutkan, biraz da vurdumduymaz olmak gerekir.

Mutluluğun aslında ön koşulları vardır. Bunlar olmadan mutlu olabilmek mümkün değildir. Mutluluğun en önemli koşulu sağlıktır. Sağlıklı dilenci, hasta kraldan daha mutludur. İkinci önemli mutluluk koşulu ise özgürlüktür. Bu uğurda insanlık tarihi birçok savaşa sahne olmuştur.

Ön koşullar sağlandıktan sonra, mutluluğu yakalamak için kişinin uzaklara, başkalarına değil sadece kendi içine bakması gerekir. Kişi mutluluğu sadece kendi içinde yakalayabilir. Mutluluk ancak yakın gözlüğü takılarak görülebilir. Yakın gözlüğünü takmasını bilenler eksikliklerinin, ihtiyaçlarının, kişilik özelliklerinin farkındadırlar. Kişi sadece kişisel özellikleri sayesinde mutlu olabilir. İnsanı mutlu kılan kişisel özellikler kişinin derinliği, meşguliyeti, kanaatkar olması, hareket etmesi ve en önemlisi sevebilmesidir.

Derinlik yeteneklerin kullanılması ve gizli yeteneklerin keşfedilmesiyle sağlanır. Yetenekler kişinin yaratıcılığı ve içsel zenginliğinden beslenir. İnsan yetenekli olduğu alanlarda diğerlerinde olduğundan daha fazla başarılı olur ve bu alanlarda daha hızlı gelişir. Bu alanlar insanın konfor alanıdır. Çoğu zaman bunları yaparken kişi yorulmaz bile. Yeteneklerin keşfi için farklı şeyler denenmelidir.

Yeteneklerin olması ve bulunması kadar kullanılması da mutluluğun olmazsa olmaz koşuludur. Hayat zaman harcından yapılmıştır. Aslında mutluluk zamanın huzurlu bir şekilde kullanılmasıdır. Kişinin yetenekleriyle meşgul olması gerekir. Meşguliyet kişinin ne kadar çalışkan ya da tembel olmasına bağlıdır. Meşguliyet kendi başına mutluluk getirmez ama meşgul olmayan insan kesinlikle mutsuz olur. Mutluluğun formülü, Yetenekleri kullanabilmek ve zenginleştirmek, geri kalan zamanlarda ise önemsiz şeylerle meşgul olabilmektir.

Mutluluk bir açıdan kişinin içinde sağlanan iç barış, iç dengedir. Gerçek ihtiyaçlarının farkında olan, elindekilerle yetinebilen insan başına ne gelirse gelsin mutsuz olmaz. O kişi her seferinde mutlu olacak bir şey bulacaktır. Bu kişinin bir tarafta ihtiyaçları, umutları, öbür tarafta imkânları arasındaki denge her zaman aynı olacaktır. İhtiyaçları ve umutlarını imkânlarına göre değiştiren kişiyi kim üzebilir ki.

Sevebilmek aslında bir sanattır. Herkes sevemez. Herkeste, gördüğün her şeyin içinde bir güzellik vardır. Sevebilmek için bu güzelliği cımbızla çekip çıkarmak ve görebilmek gerekir. Güzelliği görmek tek başına yetmez güzelliği zenginleştirmek, özgürleştirmek de gerekir. Sen ilgi duyduğuna bir şeyler katınca sevmeye başlarsın. Genelde insanlar güzelliği sahiplenmeye çalışır. Hatta bazısı bunun için fiziki kuvvet bile kullanır. Sahip istese de sevemez, sahip olunan mal senindir, sevmene de gerek yoktur. Öte yandan sahip ne yapsa sevilmez. Bundan dolayı hiç kimseyi ya da hiçbir şeyi sahiplenme. Zaten istesen de hiçbirinin sahibi olamazsın. Zenginleştir, güzelleştir, özgürleştir. İşte o zaman, çoğu kendiliğinden kul olmaya gelir.

Son olarak doğa topluca bir mutluluk kaynağıdır. Onu ve içindeki güzelliği gören ve elinden geldiğince ona kaynaşan, onun içinde hareket eden kişi herhangi bir şey yapmasa dahi mutlu olur. En derindeki içgüdüler harekete geçer. Doğada yani denizde, ormanda geçirilen bir günün ardından geçirilen gece kadar huzurlu olanı var mı dır.

Sonuçta mutlu olmayı bilen ve mutlu olan insan mutluluğu saklı tutamaz, kendinden taşırıp diğer insanlara da yansıtır. Mutluluk paylaşılarak azalmaz, artar. Mutluluk çok ucuz bir kaynaktır ama o kadar nadir bulunur ki insanlar onu gördükleri yerlere ve kişilere gitmekten kendilerini alamazlar. Hiçbir makyaj onun kadar güzel yakışmaz bir insana. Mutluluk başkasına verilebilecek en güzel hediyedir. Ya o hediyeyi alır ya da kendi kısır döngünde devam eder, kaderine lanet edersin.

Param yok, bilgim yok, umudum yok ama ihtiyacım da yok. O zaman benden mutlu insan da yok.

Cenk Kaan ORNEK
NOT: İnsanlar çok farklı geçmişlere ve algılara sahiptir. Aynı şey iki kişide farklı şeyler ifade eder. Bu makale konuyu genel olarak ele almıştır. Bu noktaya kadar okuduğunuz için teşekkürler ve mutlu günler...


               

                                Gönderen: Erol


 
Haberler-Gazeteler-Dergiler
 
Sitene Ekle
 
Hava Durumu
 
 
BAKTUBE.TR.GG
 
Bugün 38 ziyaretçi (318 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol